Daha ilk oturumdu, karşıma oturdu ve gözümün içine baktığı an ağlamaya başladı. “hayatım benden hızlı yaşanıyor” dedi, benim de gözlerim doldu. Tek bir cümleyle ne kadar güzel anlatmıştı kendini. “Senin hayatını kimler yaşıyor?”diye sordum. Ağlamaktan uzun süre toparlanamadı, “peki, ben sorayım sen kafa salla ”dedim ve başladım. “patronun?”…-evet-, “annen?”…-evet-, “baban?”-hayır-, “eşin?”..-evet-, “çocuğun?”..-evet-, “kayınvalide?” ..-evet-, “arkadaşların? ”..evet, “başka akrabalar?”..evet…”baban neden değil?” ve konuşmaya başladı “çünkü babam bana destek veren, benden birşey istemeyen, beklemeyen, beni olduğum gibi kabul eden, beni hiçbir zaman sıkıştırmayan tek kişi”.
Belki birçoğumuz bazı dönemler kendini böyle parçalanmış hissediyor, bitmeyen bir istek listesi, beklentiler, hiçbir şeye yetişememe, bir de buna mükemmeliyetçilik eklendiğinde, iş iyici çığırından çıkabiliyor. Kendimizi koşan ama bir türlü olmak istediği yerde bulamayan ve dolaysıyla bu hayatta yetersiz hissedebiliyoruz.
Birlikte neler yaptık? Şu an E.’nin hayatı yine iyi hissedeceği şekilde kendi kontrolü altında.
ve tüm bunları birkaç oturumla öğrendi.. Daha fazla öğrenmek için ..ARA-SOR, GEL- GÖRÜŞELİM, YAZ-CEVAPLAYIM
|